Yemek yapmak, sadece açlığı gidermekten ibaret değildir.
Güzel ve lezzetli yapmak, meslek edinmek, takdir toplamak hoş bir haz verir.
Tüm tatları damağımızda, kalbimizde ve bedenimizle hissederiz.
Öyle, sadece geçici bir zevk gibi düşünmeyelim.
Aşçının şiiri, romanı, hikâyesi ve yaşam stilinin, elindeki argümanlarla sanata dönüştürülmüş görselidir.
Bir de bu işleri hiçbir eğitim almadan, özverisiyle standart olarak yapan; hüznünü, sevincini, umudunu, hayata dair ne varsa nakış gibi işleyen, elindeki malzemelerle donattığı masayı gönül sofrasına dönüştürüp aile bireylerini buyur edenler vardır.
Kimi memnun kalkar sofradan, kimi de tuzunu eksik bulur, dırdır eder durmadan.
Bilmiyor ki bugünün hikâyesi neydi, ne anlatmak istedi, gerçekten tatsız mıydı?
Bazen konuyu anlamakta ya geç kalıyoruz ya da sırtımızı dönüp bencilliğimize devam ediyoruz.
Her zaman aynı ruh hâlini koruyamıyorsak, el lezzetimiz de buhar misali uçabiliyor.
Bu durum bizim kötü olduğumuzu göstermez; sadece “Havamda değildim.” diyebiliriz.
Ayrıca güzel olması şart mı? Hep birlikte aynı masanın etrafında dizilip, yaşanan anın daha lezzetli olduğunu düşünsek, daha hoş olmaz mı?
Hem bu işi para kazanmak, ticaret yapmak gibi bir amacı da yok.
İyi kalpliliğinden, sevgisinden ve bolca kullandığı fedakârlığından servis ediyor.
Hiç sordunuz mu, soğanla döktüğü gözyaşını?
Hangi yaşanmışlığı geçti gözünün önünden?
Kırgınlıkları mı, unuttukları mı, kaybettikleri mi, yoksa tam tutmak üzereyken kaçırdıkları mı?
Sizce olayın basit oluşunu mu yargılayalım, yoksa derin anlamlar gizleyen, ayakta durmak için direnen bedeni mi?
Yorumlarınız hangi doğrultuda olur bilemiyorum ama kolay görünen her eylem, derin işçilik ister; öyle ahkâm kesmekle olmaz.
Bizzat deneyim denen engin bilgi kütüphanesinden araştırmalarınızı sağlam yapmalısınız.
Bu, seni en doğru kararları vermede etkili olacaktır.
Domatesi gördüğümde salça olmuş hâlini, soğana bıçak darbesi uygulandığında duyulmayan acının sesini de duy...
Evet, bugün de tablodan karnımızı doyurduk.
Kısmet, yarınki menüye...
Afiyet olsun şimdiden, tüm okuyarak doyanlara...

Naciye Aksoy
14.04.2025
Pazartesi, 12.49